19 Temmuz 2022’de Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Devrimi 10’uncu yılını kutladı. Bu vesileyle Kuzey ve Doğu Suriye’deki çeşitli kadın örgütleri ortaklaşa Kadın Devrimi’nin 10. yılını anlatan bir forum düzenledi. 22 Temmuz’da YPJ kurucu üyesi ve YAT (Yekineyên Antî Teror- Anti Terör Birlikleri) komutanı Jiyan Tolhildan, forumda YPJ’nin devrimin savunulmasındaki rolünü değerlendiren bir konuşma yaptı. Aynı gün Türk devleti Jiyan Tolhildan forumdan dönerken aracını drone saldırısıyla hedef aldı ve iki yoldaşı Roj Xabûr ve Barîn Botan ile birlikte şehit düştü. Jiyan Tolhildan’ın forumda yaptığı konuşma şu şekildeydi:
Şehîd Jiyan Tolhildan – YPJ komutanı:
“Bu forumu memnuniyetle karşılıyor Suriye, Ortadoğu ve dünyadaki tüm kadınları tebrik ediyoruz. Özgürlük ve demokrasi uğruna mücadele eden tüm şehitleri, şehit annelerini ve çocuklarını, bu devrim uğruna yaralanan ve gazi tüm yoldaşlarımızı kutluyoruz. Birkaç gün önce 19 Temmuz devriminin 10. yıl dönümünü kutladık. Son on yıldır gösterdiğiniz çabalar, tüm renkleri, farklı milletleri, dinleri ve kültürleriyle bugün de bu salonu süsledi. Bir komutan ve YPJ mensubu olarak bu devrimin tüm şehitlerinin önünde saygıyla eğiliyorum. Her toplumun bir tarihi vardır ve bu tarih kahramanlarla ve öncülerle doludur. Özellikle bu bölgede komşu olarak birlikte yaşadığımız Kürt ve Arap, İran ve Türk toplumları… Tarihin öncüleri her zaman olmuştur ve Rojava’da iz bırakmışlardır. Besê, Sara, Zarife gibi öncülerin izleri gelişmiştir. Bu izler Warşin, Ruksen, Tolhildan Raman, Sosin Bîrhat ve Şîlan Cûdî’nin Rojava’daki rolleri üzerinden gelişti. Bugün baskıcı sisteme, devlete, egemen erkeğe karşı mücadele eden tüm toplumları güçlendirmek için kendilerini feda ettiler. YPJ adım adım Rojava’nın yerel köylerinden Suriye’nin tamamına yayıldı. Irak ile Şam arasında bir devlet kurmak için İslam adına herkesi katleden acımasız DAİŞ çetelerine kendi varlıklarını ve toplumlarını savunma felsefeleriyle karşı çıktılar. Şu anda bile savaşçıların bizi vahşetten, şiddetten ve buna bağlı zihniyetlerden kurtardığını görebiliyoruz. Daiş çetelerinin toplum için nasıl bir durum yarattıklarını gördük. Dünyanın tüm kıtalarına baktığımızda ulus devlet sisteminin gerçekten kadına ve topluma hiçbir şey bırakmadığını görüyoruz.
Özgür birey ve özgür toplum yaratmanın öz savunma ve mücadelemizden başka yolu yoktur. Bu nedenle bu devrimin parçası olan tüm kadınları canı gönülden kutluyoruz. Ve bugün biz de YPJ olarak şunu söyleyebiliriz ki, binlerce kadın, anne, 10 yıllık emeğiyle bu dünyayı kutsal bir yere dönüştürdü. Bunun için o kadar çok fedakarlık yapıldı ki, hepsini listelemek için saatlerce konuşabiliriz. Her anne, her kız çocuğu ve her aile kendini sorumlu görüyordu. Gücünün farkına varanlar silaha sarılıp cephedeki yerlerini aldılar. Özgüvenle, arkalarına bakmadan, ayrım yapmadan savaştılar; bunlar Arap, Suriyeli, Ermeni, Türkmen, hepsi Ortadoğu’dan doğmuş, dünya kadınlarıydı. Tek yol olarak etik, politik bir toplumu savundular. Biz de bunun için yaşıyoruz, bunun için savaşıyoruz ve bunun için şehit düşmeye hazırız, çünkü Demokratik Ulus fikri ve felsefesi Abdullah Öcalan tarafından kurulmuştur. Bu özgürlüğün bir hediyesidir. Bu tohum 50 yıl önce Kürdistan’da, Ortadoğu’da ve dünya çapında atılmıştır.
Bugün Rojava’da ulus devlet faşizminden kurtulmamız, soykırım kültürüne, tecavüz kültürüne, alım-satım kültürüne son verme şansımızın önü açılmıştır. Kadınız diyoruz, kimse bedenime elini sürmeden, dilimden faydalanmadan, kadın olarak cinsiyetimi silmeden varım diyoruz. IŞİD’in Irak’ta, Suriye’de neler yaptığını gördük. Bugün bir araya gelmemiz bir eylemdir, son derece demokratik ve doğal bir eylemdir. Bundan 10 yıl önce böyle bir ihtimal olmazdı. Çünkü kadınlar hemcinslerine inanmazlardı ve beraber aynı ortamda bu kadar kolay çalışıp harekete geçemezlerdi. Çünkü milliyetçilik adına, din adına, kültür adına ulus devlet sistemi sadece zihinlerimizde ve ruhlarımızda değil, fiziksel olarak da tam bir parçalanma yaratmıştı.
YPJ güçlerinde öz savunma ideolojisi demokratik, eşit ve doğal güçlere dayanmaktadır, hiçbir ayrım gözetmemektedirler. Kendi köy ve kasabalarında örgütlenmeye başladılar ama bunun ötesinde Arap kadınlarıyla, Suriyeli kadınlarla, Süryani kadınlarla, Keldani kadınlarla da örgütlendiler. Silahlara sarılıp ön saflara gittiler. Bunun nedeni ise örgütlü meşru müdafaa olmadan toplum savunulamazdı bu sebeple her şeyden önce kadınları savunmalıydık.
Bugün dünyanın kıtalarına, örneğin Avrupa toplumuna bakacak olursak, onların mutlaka özgürlüğe kavuşacak kahramanları ve öncüleri vardı ama bu bireysel bir özgürlüktü. Afrika kıtasındaki toplumlara ve kadınların durumuna bakarsak kadınların savunmasız olduğunu, evet çok bilgili olduklarını ve kavga ettiklerini, her şeyi kabullenmekle kalmayıp, aynı zamanda bir mücadeleye sahip olmadıklarını görürüz. Bugün Ortadoğu kadınlarına da bakıyoruz, seviyeleri düşük değil, pek çoğu öncü oldu ama toplumları ve bedenleri saldırıya uğrayınca köle gibi satıldılar. IŞİD pek çok Kürt, Arap, Ermeni ve Süryani kız ve kadını esir olarak satıp, satın aldı. Bu binlerce yıl önce değil, son 10 yılda yaşanan bir durum. Bu gizlice değil, dünya kamuoyunun gözü önünde gerçekleşti. Kadınlar ve buna karşı çıkan ve harekete geçen bazı demokratik ve feminist hareketler dışında kimse bu konuda sesini çıkarmadı. Söz konusu hareketler Kuzey ve Doğu Suriye kadınlarının yanında yer aldılar ve YPJ’yi kendi orduları gibi gördüler.
Bugün Afganistan’da özellikle annelerin, kadınların ve kız çocuklarının çok fazla şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Onların çektiği acılar tüm toplum tarafından yaşanmaktadır. Meşru müdafaa zihniyeti hâlâ çok zayıf. Binlerce yıldır savunma erkeklere bırakılmıştır. Ve Şengal’de görüldüğü üzere IŞİD geldiğinde Allahu Ekber bile kulaklarına varmadan, arkasına bakmadan onları geride bırakıp kaçan KDP ve Irak devleti erkek zihniyetin bir örneği oldu.
Beş yıl önce Rakka ve sonunda Deyrizor IŞİD’den kurtarıldığında özgürleştirilen kadınlar, “Binlerce kez ölümü diledik. Ölümü istedik ama paralı askerlerin elindeyken bu bizim elimizde değildi.” değerlendirilmeleri yapıldı.Bütün bunları resimlerde, videolarda, filmlerde gördük, şimdi de görüyoruz. Ancak bugün çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıyayız çünkü meşru müdafaa ideolojisi henüz her eve, her topluma bir kültür olarak yerleşmemiştir. Bu her kadının görevi haline gelmemiştir. Dolayısıyla alınan kararlardan en çok zarar görenler kadınlar olmasına rağmen, insanlık sorgulanmadan, kadınlara sorulmadan kapalı kapılar ardında planlar yapılıyor ve uygulanıyor. Kadınların düşünceleri ve fikirleri temsil edilmiyor ama alınıp satılan, tecavüze uğrayan, öldürülen yine kadınlar olmaktadır.
Bugün en demokratik devletlerde bile gerçekte kadının durumunun ne kadar kötü olduğunu görüyoruz. O yüzden burada konuşmamda sadece bunu söylemekle kalmayıp, annelerimizin de söz hakkı alıp bunu konuşmasını istiyorum. Bu ülkenin binlerce kızı, şehirleri birbiri ardına özgürleştirilirken ne kadar fedakarlık gösterdi. Bu, tüm kadınları savunma inancıyla yapıldı. Bu ülkede binlerce genç kadın, devrimin başarıya ulaşacağına inandıkları için şehitliklerde huzur içinde yatıyor. Bu inançla cepheye çıktılar. Tüm dünya için, özellikle de dünyadaki tüm kadınlar için savaştılar. Bu forum tek başına çok kutsal ama bundan sonra ilk ve en önemli görevimiz öz savunma kültürünü tüm evlerde inşa etmek olacaktır.
Rojava’nın, Kuzey ve Doğu Suriye’nin devrimi dünyanın her yerinden ilgi gördü. Enternasyonalist kadınlar dünyanın her yanından katılarak bu devrimde yerlerini aldılar, hatta şehit düştüler. Bununla devrimin taşıdığı fikrin yaygınlaştığını görüyoruz. Bugün YPJ güçleri çok daha büyük zorluklarla ve sorumluluklarla karşı karşıyadır çünkü ulus devletlerin oluşturduğu tehditler daha da ciddileşmiştir.
Devrimin ilk gününden itibaren Daiş çeteleri tarafından bize şu söylendi: Bir ay sonra devrim bitecek, bir yıl sonra bitecek, geleceği uzun olmayacak, imanları yok, kâfirler. Bu sloganla saldırdılar ve son anımızı duyurdular. Binlerce kadının bedeni pazarlarda satıldı. Ama burada son 10 yılda yaratılanların her topluma, her millete, her dine ulaşması ve aslında eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin kadınların öncü rolüyle yaratıldığını göstermesi gerekiyor.
Ama bedenine ve toplumuna saldırılsa kadınlar herkesten önce her yöntem, taktik ve teknikle en üst seviyede mücadele edecek, boyun eğmeyecekler. Kadınlara dayatılan kölelik kırıldığı için Kuzey Kürdistan’da, Güney Kürdistan’da, Rojava’da ve dünyanın her yerinde kadınlar artık teslim olmaya hazır değil. Kadınlar yakalanıyor, öldürülüyor ama vazgeçmiyorlar. Kendilerini mümkün olan her şekilde savunuyorlar. Dolayısıyla Suriye toplumunun tüm renklerinin ve seslerinin temsil edildiği bu forumun bugün yapılıyor olmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Ortadoğu’dan ve dünyanın dört bir yanından kadınlar da katıldı.
Bütün dünyaya diyoruz ki biz kimseye saldırmıyoruz ama bütün dünya bize saldırırsa son noktaya kadar, son nefesimize, kanımızın son damlasına kadar savaşırız. Meşru müdafaa dışında hiçbir şeyi kabul etmeyeceğiz. Bir komutan, bir savaşçı olduğu sürece kimse bu devrimi yok edemez. Bu, özgür bireyin ve özgür toplumun savunulması için sonuna kadar direnen, ön saflarda kendini feda eden Sosîn Bîrhat, Tolhildan Raman, Şîlan Goyî ve Sozdar Cûdî’nin kanaatiydi. Annelerimiz ve kızlarımız bu devrimi güvenle yaşayabilsinler diye tüm saldırılara karşı koymaya hazırız. Bu sadece bir slogan değil. Bugün YPJ olarak Afrin, Serekaniye ve Gire Spi kadınlarına borçluyuz. Bu bölgeleri özgürleştirmedikçe, mültecileri, anneleri, kız çocuklarını geri verene kadar ne gündüz ne de gece rahat uyuyamayacağız. Bizim için tek görev bu bölgeleri yeniden özgürleştirmek olacaktır. Anneler ve tüm kadınlar yeniden komşularıyla barış içinde yaşayabilsinler diye. Bu bizim görevimiz olacaktır.
Bu forumu bir kez daha selamlıyorum. Ve bu devrimin şehitlerini saygıyla selamlıyorum. Biz onların yolunu takip ediyoruz. Biz YPJ olarak bu forumun ve tüm kadınların önünde kararlılığımızı yineliyoruz. Kadına yönelik saldırılar olduğu sürece silahımızı yanımızda taşıyacağız. Adım adım, cepheden bu bölgeyi özgürleştireceğiz, dostlarımıza, düşmanlarımıza sözümüz budur. Bu devrim mutlaka tüm dünya kadınları için bir gerçeklik haline gelecektir.”