İmralı Cezaevi Yazıları ve Paradigma Değişimleri
Öcalan cezaevinde kaldığı süre içerisinde ciddi bir ideolojik değişim yaşadı. Tutukluluğunun devam ettiği yıllarda yayımladığı birçok kitabını savunma olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sundu. Bu yıllarda Demokratik Konfederalizm paradigmasını geliştirdi. Demokratik Konfederalizm: her etnik grubun konfederal bir sistem içerisinde kendini örgütleyebilmesini ve Ortadoğu başta olmak üzere etnik grubun fazlaca yer aldığı bölgelerde demokrasinin sağlıklı bir biçimde kurulmasını ve yürürlülüğünü, komünler ve konseylerdeki taban örgütlenmesine dayanarak karar alma yetkisinin dikey değil yatay olmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Abdullah Öcalan’ın başta Kürt Halkı olmak üzere tüm dünya halkları üzerinde olan olumlu etkisi ile Türk Devleti yetkilileri, Abdullah Öcalan’ın hücre hapsinde olmasına rağmen başlangıçta avukatlarının ve barış heyetlerinin Öcalan’ı hapishane adasında ziyaret etmesine izin verdiyse de yavaş yavaş tam tecrit uyguladı; öyle ki artık avukatlarıyla, ailesiyle ya da cezaevi personeli dışında herhangi biriyle görüşmesine fırsat verilmedi. Bu durum son dört yıldır devam ediyor. Bu ciddi bir insan hakları ihlaline işaret ediyor ancak AİHM gibi insan hakları örgütleri insanlık dışı bu uygulamalara karşı hala sessizliğini korumaya devam ediyor
Rojava Devrimi
2011 yılında Suriye dahil birçok Arap ülkesinde demokrasi ve özgürlük talep eden ayaklanmalar yaşandı. Suriye’de Kürt Halkının yaşadığı bölgelerde YXG (Yekitiya Xweparastine Gel – Halk Öz Savunma Birlikleri) adında kadınların da yer aldığı öz savunma birimleri zaten mevcuttu. Belli ölçüde deneyimler kazanan YXG, Halk Koruma Birlikleri adlarını YPG olarak değiştirdiklerini duyurdu. 19 Temmuz 2012’de Suriye Ordusu Kobanê’den çıkarıldı ve özerk özyönetim ilan edildi. Yıllar süren eğitim çalışmaları sayesinde Kürt nüfusu, yeni kurtarılan bölgelerde demokratik konfederalizm çerçevesinde bu tür demokratik yapıları uygulamak için artık ihtiyaç duyulan bilgiyi edinmişti.
Özsavunma birimlerindeki yer alan kadın savaşçılarda deneyim sahibi olmuşlardı. 13 Şubat 2013’te Efrîn’de 80 kadın savaşçıdan oluşan “Şehit Rûken Taburu” adı verilen tamamı kadınlardan oluşan ilk tabur kuruldu. 9 Mart 2013’te Qamışlo’da “Şehit Adalet Taburu”, 24 Mart 2013’te ise Kobanê’de “Şehit Dîcle Taburu” kuruldu. Farklı kantonlardan kadınlar birçok kez bir araya gelerek devrimdeki rol, görev ve misyonlarını tartıştılar. Toplumun gerici algılarını değiştirmek, devrime öncülük etmek ve şekillendirmek için kadın ordusu olarak örgütlenmeleri gerektiği bu dönemde netleşti. 2013 yılında YPG’li kadınlar 2-4 Nisan tarihleri arasında tüm kantonlardan delegelerin katılımıyla bir konferans düzenledi. Abdullah Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’da tamamı kadınlardan oluşan bir ordu olan Kadın Savunma Birlikleri YPJ’nin kurulduğunu duyurdular. YPJ’nin kuruluş tarihinin Öcalan’ın doğum gününe denk gelmesi tesadüf değildir. YPJ, Abdullah Öcalan’ın demokratik konfederalizm modelinde ortaya koyduğu fikirlere dayanıyor. Her ne kadar askeri bir güç olsa da YPJ’nin temel amacı sadece bölgedeki İslamcı örgütleri durdurmak değil, aynı zamanda kadınların özgürlüğü için mücadele etmek, gerçek demokratik ve eşitlikçi bir toplum inşa etmektir.
İŞİD ile mücadele
Bilindiği üzere İŞİD, Suriye ve Irak’ta hızlı bir şekilde toprak kazanımları elde ederek Ortadoğu’ya yayılmayı başarmıştır. İşid kendileri için en güvenli sığınak yerini Türkiye olarak gördü ve Türkiye’ye güvendi. Radikal İslamcı bir gücün Kürt bölgelerine karşı harekete geçmesi Türkiye’nin politikalarına büyük bir katkı sunmaktaydı. 26 Ocak 2015’te Kobanê’nin özgürleştirilmesi İŞİD’le mücadelede dönüm noktası oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten televizyonlarda Kobanê’nin düşeceğini kamuoyuna açıklamıştı ancak YPG ve özellikle YPJ birimleri bu zorlu mücadeleyi kazanarak Kobanê’yi IŞİD’in elinden kurtardı. O tarihten bu yana Kobanê’nin kurtuluşu, Kürt kadınlarının her türlü düşmana karşı mücadele etme ve sınırlı kaynaklara rağmen zafere ulaşma iradesinin sembolü haline geldi. Daha birçok bölge İŞİD’in elinden kurtarılabilinirdi bu çerçeve de
Rakka ve Tebqa gibi Arap halkın yaşadığı şehirler yardım çağrılarında bulundu. Ortak mücadele ve Arap halkı ile birlikte bu şehirler kurtarıldı ve bugün Arap halkı özerk öz yönetimin bir parçasını oluşturdu.
Bugün birimlerimiz tüm dünyada tanınıyor ve binlerce kişi özgür bir yaşamı savunmak için saflarımıza katıldı. Mücadelemizin temeli tüm kadınların savunulmasıdır ve mücadelemiz tüm insanlık içindir. YPJ, dünyada özgürlük arayan tüm kadınların simgesi haline geldi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, iç savaşın kaosuyla dolu bir ülkede barışçıl bir toplum kurmayı başardı. Tüm bunlar Abdullah Öcalan’ın çabalarının sonucunda gerçekleşti.
Abdullah Öcalan’ın felsefesi YPJ’nin ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin ruhundan ayrılamaz bir bütün haline geldi ve 40 yılı aşkın bir süre önce Kürt kimliği, özgürlük ve demokrasi, halkların barış içinde bir arada yaşaması için yaşam mücadelesini başlattı. Bu mücadele Rojava Devrimi’ne yol açtı ve hatta kadın özgürlüğü, ekoloji ve doğrudan demokrasi için dünya çapında bir harekete dönüştü. Bizler YPJ’li savaşçılar olarak Öcalan’ın yarattığı değerler sayesinde imkansızın içinde olasılıklar yarattık. Kadınların güçlü iradesi ve Abdullah Öcalan’ın fikir ve mücadelesinin inancı ile Ortadoğu halkları arasında demokratik bir yaşamı inşa ettik.
Kürt kimliği ve özellikle Kürt kadın kimliği, Abdullah Öcalan’ın büyük fedakarlıklarıyla küllerinden yeniden inşa edildi ve böylece asimilasyon ve yok edilmekten kurtarıldı. Dolayısıyla 15 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın uluslararası bir komplo temelinde yakalanması bizim için karanlık bir güne dönüştü. Abdullah Öcalan’ın tutuklanmasından bu yana Türkiye’de, Kürdistan’da ve tüm Ortadoğu’da var olan durum daha da kötüleşti. Türk devleti Kürdistan’da hâlâ Kürt kimliğine, kültürüne ve tarihine karşı, ırkçı politikalarına karşı çıkan, demokrasi ve özgürlük arayanlara karşı kirli savaş politikalarını yürütmektedir.
Uygulanan bu politikalar Kuzey ve Doğu Suriye’deki özyönetim bölgelerine yönelik işgal saldırılarında, Kürtleri ve diğer azınlıkları yok etmeye yönelik devam eden politikasında açıkça görülmektedir. Türk devletinin gerillaları yok etmek amacıyla Güney Kürdistan (Kuzey Irak) dağlarını yasaklı kimyasal silahlarla bombalaması bu politikaların bir sonucu olmaktadır. YPJ olarak bize örgütlenme ilhamını veren de gerilla içindeki kadın ordusudur.
Öcalan halkın özgürlük arzusunun sembolü oldu.
Öcalan sadece Kürt halkının lideri olmayıp Ortadoğu’daki, ezilen uluslardaki çeşitli halklara ve özellikle dünyanın her yerindeki kadınlara özgürlük için mücadele etme konusunda ilham kaynağı olmuştur. Biz YPJ savaşçıları olarak Türk devletinin özgürlükçü halka karşı savaşı ne kadar acımasız olursa olsun eşit ve adil toplum düşüncemizin kazanacağının canlı kanıtıyız. YPJ olarak kadınların kurtuluşu, halkların barış içinde bir arada yaşaması ve Ortadoğu’nun gerçek anlamda demokratikleşmesi için her türlü meşru savunma çerçevesinde mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Mücadelemizin ilham kaynağı olan Abdullah Öcalan özgür yaşamın lideri oldu. Emekleriyle, yarattığı değerlerle, felsefesiyle bize özgürlüğün yolunu gösterdi. Bu nedenle mücadelemizi her düzeyde yoğunlaştırmayı ve onun özgürlüğü için mücadele etmeyi en temel görevimiz olarak görüyoruz.