“Özgürlükten pay almak isteyen tüm kadınlar YPJ saflarına katılmalılar”

YPJ Genel Komutanlığı’nın 2023 yılı değerlendirmesi
0P8A8656

“Özgürlükten pay almak isteyen tüm kadınlar YPJ saflarına katılmalılar”

Bir yılı daha geride bıraktık. 2023 yılını savaşın zirvede olduğu bir yıl olarak değerlendirebiliriz. Bu yıl içinde dünyanın birçok yerinde savaşlar başladı ve bunlarda bazıları hala da devam ediyor. Rusya- Ukrayna, Çin- Tayvan ve son olarak Filistin- İsrail savaşlarına bakacak olursak tarafların faşizm, milliyetçilik, dincilik üzerinden yaptıkları siyasetle, çıkarları için binlerce insan bu savaşın kurbanı oldu. Bu nedenle dünya siyasetine bakacak olursak, yapılan savaşların temelinde çıkar, iktidarı koruma ve geliştirme amacıyla yapıldığı görülecektir. Bu anlamda Rusya-Ukrayna, Çin- Tayvan arasındaki yaşanan savaşlar bunun doğruluğunu ispatlamaktadır. Tüm güçler var olan iktidarlarını birinci derece olarak tanıtabilmek motivasyonuyla hareket ederken, iktidarın hizmetinde olan kesimler de, demokratik uluslara karşı soykırım, yoketme politikaları uygulamaktadır ve sonuç olarak bu iktidar olma savaşlarında en çok zarar gören de yoksulr, mazlum halklar olmaktadır. Dünyanın gündemine yansıyan savaş, soykırım ve siyaset politikaları 3. Dünya Savaşı olarak adlandırıldı. Çıkar ilişkilerine karşı gerçekleşen bu savaşlar tüm yönleriyle aslında tüm dünyayı kendi çıkarlarının ve iktidarlarının gölgesinde yönetip, bu şekilde adlandırarak, şekil vermeye çalışmaktadırlar. Eğer bu açıdan bakacak olursak aynı siyaset Ortadoğu’da da uygulanmaktadır. İktidar güçleri var olan savaşların zihniyet anlamında kendi çıkarları uğruna ‘Ilımlı-Radikal İslam’ adı altında soykırım, dincilik ve milliyetçilik savaşlarını en üst düzeyde örgütleyerek, halk üzerinde uygulanmaktadır. Bunun için şu örneği verebiliriz: İsrail ve Filistin arasında başlayan savaşta var olan gerçeği göz önüne getirdiğimizde, yaşanan savaşta bu bahsettiğimiz olguları daha net görebiliriz. Dar bir köşede, bir şehir veya devlet olarak kalan Filistin Halkına yapılan saldırıda tüm dünya ayağa kalktı. Hamas’ın böylesine bir süreçte hiç kimsenin destek vermediği eylemlik tarzlarını bir hata olarak değerlendirebiliriz. Ancak tüm dünya İsrail’in Hamas’a yönelik savaşında bunu yeni bir gündem olarak değerlendiriyor. Eğer buradan yola çıkarsak İsrail Hamas ve Filistin Halkına karşı şiddet, soykırım, halkı ve çocukları katletme, halkı göçe zorlama yöntemleri ve inkar politikası yürütmektedir.

Buna ilişkin olarak Kürdistan coğrafyası ve Kuzey ve Doğu Suriye’yi ele alacak olursak soykırım, katletme ve zorunlu göçe maruz bırakma politikalarının yansımalarıyla bu yıl saldırılarla geçen bir yıl oldu. Ulusu tanımayan ve katletmeye devam eden işgalci Türk Devleti’nin saldırıları, bir dünya politikası haline gelen ‘soykırım’ zihniyetini tamamlamaktadır. Başlangıçta da belirttiğim gibi halkın mağdur olduğu bu saldırılar içinde bulunduğumuz zaman içerisinde devam etmektedir. Bu nedenle Türk Devleti’nin siyaseti olan: Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerçekleşen saldırılarda özellikle soykırımcı, göçe mecbur bırakan politikalar, işgal edilen Efrin, Serekaniye ve Grespi’de örgütlenişi ve tam olarak yerleşmesi, bir kültürün, dilin ve değerlerin yok edilmesidir.

Elbette hareketin de ifade ettiği gibi 2023 yılı: Kadınların ulus devlete karşı artık bir ilke olarak baş kaldırış ve redediş, özgürlük ve kurtuluşa ulaşmayı amaçlayan öncü duruşun gerçekleştiği bir yıl olmuştur. Tabi ki Doğu Kürdistan’da Jina Emini’nin öncülüğünde kadını eve hapseden, kara çarşaf ve örtüye mahkum eden devlete karşı gerçekleşen direniş zirveye ulaşan bir taç rolü oynadı. Dünya’da, Ortadoğu’da, ve özellikle Kürdistan ve Rojava’da tüm kadınlar özgürlüğü elde etmek için toplandılar. Döneme cevap olacak şekilde öncülük rolü ile tüm kadın özgürlüğünün hizmetine girecek, yüzyıllardır kadına ve topluma karşı gerçekleşen erkek zihniyete karşı mücadelede, rengi ve rolü ile kadının öncü kişiliğini kanıtlayan bir yıl oldu.

Rakka şehrindeki bir merkezde gerçekleşen saldırıda anladık ki: 2019 yılında kamuoyuna İŞİD’in bitirildiği söylendi ancak o yıldan bugüne kadar, bizler ve tüm dünya bunu biliyoruz ki İŞİD yokedilmedi. Özellikle Rakka gibi bir şehirde bitirilen ve daha sonra Derezor’a geçen İŞİD’lilerin, Rakka şehrinde birçok hücrenin saklanarak kendilerini örgütlemelerinden dolayı, onlarca kez operasyonlar düzenlendi. Bu operasyonlarda onlarca gizli hücre yakalandı ve cephaneler bulundu. Hatta Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehlikeli planları deşifre olup buna karşın tedbirler alındı. Bu nedenle Rakka’ya yapılan operasyonla anlaşıldı ki İŞİD tehlikesi hala bitmiş değil. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye’yi ele alacak olursak birçok alan ve bölgemizde İŞİD çetelerinin çabaları gerçekleşti. İŞİD çetelerinin çabalarına karşı yabancı basın açıklamaları ve özellikle Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında yaşayan Koalisyon ve diğer güçlerin tavırsız yaklaşımları İŞİD çetelerine güç vermekle beraber kendilerini her yere yaymalarına olanak sağlamaktadır.

YPJ öncülüğünün ulaştığı düzeyi artık sadece İŞİD’le olan savaş boyutunda düşünürsek bu dar bir yaklaşım olacaktır. YPJ bir güç olarak kendini örgütledi, gerçektende herhangi bir yerde ölçü ve ahlak olmadan yapılan saldırılarda, kendini savunma gücü olarak ifade etti. YPJ geçen yıl ki tüm pratiklerinde, tavırlarında, örgütlenişinde, eğitim boyutunda, öz savunma stratejisinde katıldığı tüm pratiklerde ilerleme kaydetti. Sadece İŞİD’e karşı değil diğer tüm güçlerin saldırılarına karşı hem toprağı hemde kendini korudu. Özellikle yılın sonuna doğru süreçte Derezor’da bir saldırı gerçekleşti. Aslında Derezor’da gerçekleşen olayı bir fesatlık olarak adlandırabiliriz. Türkiye, Suriye ve İŞİD çetelerinin eliyle yapılan fesatlıklarda Arap Halkı arasında çelişkiler yaratılırak bunu bir Kürt-Arap savaşı haline getirmeye çalıştılar. Kürt ve Arap halkının birlikteliğinin bir strateji olduğunu bizler ve tüm dünya biliyor. Bu bakımda YPJ’nin öncülüğünde gerçekleşen ‘Derezor Güvenlik’ operasyonu, ilk olarak Ebu Hevla adlı şahsın eliyle Derezorda katledilen kadınların intikamıdır. Aynı zamanda İŞİD çetelerinin Derezor ve üzerinde yaşadığımız toprakları tekrar ele geçirmemesi için YPJ öncü, savunucu yönünü halkların ve kadınların hizmetine sunarak bugüne kadar operasyonda yerini alıp, savunma ilkesi ile tüm Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına sahip çıkmaktadır.

Eğer işgalci Türk Devleti’nin saldırılarından bahsedecek olursak: Türk Devleti’nin saldırıları soykırım esaslıdır. 3.Dünya Savaşında Türk Devleti’ne verilen görev de Kürtlerin soykırımdan geçirilmesidir. Kendini ve toprağını koruyan, bunun için öncülük eden Kürt halkı ve güçler, toprağını, haklarını ve vatanını savunmaması için, 2018 yılında nasıl ki Efrin’e saldırıp nasıl işgal edildiyse, aynı zamanda Serekani ve Grespi saldırıları plansız bir işgal değildir. Esas olarak Lozan’ın 100. yılında ticaret yolunun açılması ve bunun devletin denetiminde yürütülmesi konusunda ittifak yapıldı. 4 Ekim 2023 tarihinde Rojava’ya yönelik saldırısında Türk Devleti, Erdal ve Rojhat yoldaşların Ankara’da yaptıkları eylemde, her iki yoldaşın Rojava topraklarından ve sınırından geçtiğini bahane etti. Bir konuya dikkat çekmek istiyoruz: Türk Devleti nereye saldırı düzenlerse orada halkın öz savunma hakkı olmalıdır. Kürdistan’ın tüm parçalarında Türk Devleti’nin saldırılarına karşı özsavunma hakkı vardır ve herkes bu hakka sahiptir. Bu yüzden Kuzey ve Doğu Suriye’nin hizmet alanlarına yapılan saldırılarda amaç: korkutmak, göçe zorlamak, özel savaş yöntemleriyle halkın ve toplumun yüreğinde korku tohumları ekip topraklarını ve vatanını terk etmek zorunda bırakmaktır. Bu anlamda açıkça dile getirebiliriz ki: Türk Devleti’nin saldırısı özel savaşın bir taktiğidir. Tabiki halkın hizmet alanına saldırmak onun: yaşamına, hizmetine ve varlığına saldırmaktır. Bugün halk net tavrı ile bu topraklar üzerinde yaşıyor, amaçlarına bağlı, topraklarını savunuyor, devrimci halk savaşı çerçevesinde örgütlenip, eğitim veriyor ve 2023 yılında da tüm bu hakikatlere kadınların öncülük ettiğini gördük. Devrimci halk savaşının hazırlıkları ve örgütlülük, toplumda ve kadınlarda en üst düzeyde yürütülmektedir. Bu yüzden Türk Devleti’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırısı ve özellikle hizmet alanlarına saldırması, bu topraklarda yaşayan halkların tarihine, onuruna saldırmaktır. İki ulusun biraraya gelmemesi, Kuzey ve Doğu Suriye’deki farklı dillerin birlikte yaşamaması,bir kardeşlik durumu oluşturulamaması, birlikteliğin gerçekleşmemesi amacıyla ve tüm dünyaya örnek olan Özerk Yönetimi darbelemek amacıyla yapılan bu saldırılar özel savaşın en önemli ayağıdır.

2023 yılında birçok ülke YPJ’yi ülkelerine davet ettiler. YPJ’nin rolünü, katılımını anlamak istediler. Öncelikle İŞİD’le olan mücadelede, örgütlenmesinde, eğitim sistemini oluşturmada YPJ 2023 yılında her alanda kurumlaştı. Bu çerçevede YPJ Katalonya, Fransa, İsviçre gibi ülkelere davet edildi. Yapılan bu görüşmelerin içeriğinde ilk olarak YPJ’nin ordulaşması ve gücü, on yıllık geçmişinde nasıl öncülük ettiği ve nasıl örgütlendiği ve edinilen tecrübeleri merak edilen konulardandı. YPJ Komutası ve savaşçıları bu ülkelerin görüşmelerine katıldılar. Tabiki YPJ’nin ülkelere daveti ilk defa olmadı ancak 2023 yılında Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri YPJ’nin örgütlenme ve savunma sistemini anlamaya çalışarak, kendi iç örgütlenmelerinde örnek teşkil edeceğinin düşünüldüğü açıkça gözlemlenmiştir.

Bu yıl yaşanan saldırı, çatışmaların yanında bizler YPJ gücü olarak ideolojik, askeri alanda ve bu yıl ki saldırılarda savaş, silah ve taktik konusunda uzmanlaşmaya ihtiyacımız olduğunı anlayarak tüm güçlerimizi tekrardan akademik eğitimlerden geçirdik. Yaşamsal, örgütsel, diplomasi ve savaş konusunda edindiğimiz tecrübeler ve genel olarak yaşanan pratikler göz önüne alınarak YPJ’nin en üst düzeyde kendini ele alması ve eğitimden geçmesine ihtiyaç olduğuna karar verdik. Savaş profesyonelliği, taktik, silah hakimiyeti, tüm savaş taktiklerini öğrenmek amacıyla hem genel hem de özgün akademilerde yoğun ders programlarıyla devam etti ve tüm güçlerimiz derin bir yoğunlaşma ve eğitim sürecinden geçti. Bu nedenle 2023 yılında verilen eğitimlerden güçlü dersler çıkartılarak, devam eden ve edecek olan saldırılara cevap vermek amacıyla yeni dönemin taktiği olan devrimci halk savaşında, tüm güçlerimiz hazırlık aşamasında verilen eğitimler sayesinde büyük dersler çıkardılar.

2023 yılında daha önce de belirttiğimiz gibi Doğu Kürdistan’da Jina Emini’nin katledilmesi ile dünya yeniden kendine geldi. Baskı, kanun hükmünün, egemen erkeğin zulmünde yaşayan kadınlar tüm dünyanın haykırdığı ‘Jin-Jiyan-Azadi’ sloganını kendileri için güvenli gördüler. Bunun en etkileyici yanını Önder APO’nun paradigma ve düşüncesinde görebiliriz. 3.Dünya savşının yaşandığı süreçte Ortadoğu ve tüm dünyada bir kriz yaşanmaktadır. Herkes bir çözüm gücü aramaktadır. Halk kadınlarda çözüm gücü aramakta, kadınlar özgürlükleri ve çözüm gücü için mücadele etmektedir. Kadınlar yıllardır ağır tecrit koşullarında direnen Önder APO’nun paradigma ve felsefesinde buluşarak kendilerini örgütlediler. Bunun yansıması Doğu Kürdistan ve şu an Kürdistan dağlarında işgalci Türk Devleti’ne karşı direnen ve büyük kahramanlıklar gösteren YJA STAR gerilalarının şahsında görülmüştür ve bu sadece Kürdistan’ın değil tüm dünyanın sembolü haline gelmiştir. Aynı zamanda Batı Kürdistan’da (Rojava) tüm kadınlar el ele vererek Önder APO’nun felsefesinde bir araya gelmişlerdir. Bu çerçevede Önder APO’nun felsefesi en büyük çözüm gücü olarak tüm dünyada tartışılmaktadır. Kadınlar bu nedenle kendilerini bu felsefeye yakınlaştırarak çözüm gücünün burada olduğunu anlamışlardır. Bugün en ağır tecrit koşullarının uygulanmasının asıl amacı bu fikir ve felsefeden gelmektedir. Kendilerini egemen gören devletler, toplumların içinde bulunduğu krize karşı çözüm gücü olan Önder APO’nun felsefesini engellemek amacıyla dünyanın ve Ortadoğu toplumlarının içinde bulunduğu krizi daha da derinleştirerek, birbirlerini katletmelerine destek olmaktadırlar.

Diğer yıllara oranla 2023 yılı zorlu bir süreç olarak sona erdi. Özellikle İsrail ve Hamas arasında gerçekleşen savaşta tüm dünya ‘İsrail’in Hamasa karşı kendini koruduğunu ve meşru savunma hakkını kullandığını’ haykırdı. Rojava’da, Kuzey ve Doğu Suriye’de on yıldır kadınlara, çocuklara, gençlere ve yaşlılara yönelik saldırılar gerçekleşti. Ancak Türk Devleti’nin bu saldırılarına karşın uluslararası güçler ve kamuoyu üç maymunu oynarak sessizliklerini korudular. Aynı zamanda Rojava topraklarında varlığını sürdüren uluslararası güçlerin sessizliği Türk Devleti saldırılarını güçlendirme hizmetinde olduğunu iyi biliyoruz. Bu yüzden bu topraklar için evlatlarını feda eden tüm şehit ailelerinin Türk Devleti’nin yargılanması için seslerini İnsan Hakları Mahkemesine ve Avrupa’ya ulaştırmalarını istiyoruz. Özellikle Erdoğan ve Hakan Fidan’ın tüm dünyanın gözleri önünde ‘hizmet alanlarını hedef alacağız’ açıklamaları yapmaları nedeniyle yargılanmaları şarttır. Her ne kadar 2023 yılı bir savaş yılı olarak geçtiyse de, kadınların ve halkın iradesi ile tüm değerlerin korunması bugün bizleri ayakta tutuyor. Kuzey ve Doğu Suriye topraklarını parçalamak isteyen tüm işgalci devletler ve özellikle Türk Devletine karşı, kadınların mücadelesi 2023 yılına damgasını vurdu. Taş üzerinde taş kalmasa da bu halk toprağını ve vatanını koruyacaktır. Bu bilinç halk, toplum ve kadında oluşmuştur. Vatanın terkedilmesi söz konusu olursa, bu onurun, şerefin terk edilmesi ve özgürlüğe bir daha geri dönüş olamayacağı anlamına geleceği anlaşılmıştır. Tüm kadınlar ve genç kızlar, işgalci güçlerin saldırılarına karşı kendilerini örgütleyebilmeleri ve özgürlükten paylarını almaları için YPJ saflarına katılmalılar. 2023 yılını tüm saldırılara rağmen başarı ile sonuçlandırdık. Bundan sonra da tüm savunmalarımız, hazırlıklarımız ve direnişimizin amacı işgalci güçlerin topraklarımıza ayak basmasını önlemek olacaktır. Bu çerçevede tüm halkımızın ve kadınların yeni yılını kutluyoruz.

Rohilat Efrin
YPJ Genel Komutanlığı